2019 yılı Kasım ayında Çin’in Wuhan kentinde ilk defa ortaya çıkan ve bütün dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını ile yeni bir döneme girilmiştir. Salgından korunma amaçlı insanlar belli mekânlara mâhkum olmuşlardır. Bu zorunlu durumda hem devletlerin zorlaması hem de iletişim araçlarının bariz etkisi görülmektedir. Burada oluşan yeni normal dönem, her disiplin tarafından farklı okunabilmektedir. Hastalığın oluşum ve devamı açısından fen bilimleri biyolojik, çevresel etkenleri ön planda tutarken; sosyal bilimler yönetim açısından olaya bakmaktadırlar. Hastalığın laboratuvarda üretilmesinden biyolojik silah olarak kullanılmasına kadar farklı distopik tasvirler aynı zamanda salgının hayvanlardan insanlara geçerek evrimleş bir virüs olduğu gerçeğini de gölgeleyememektedir. Salgın süreci, biyopolitik açıdan Foucault’un iktidarın bedenleri kontrol altına almasının açık göstergesi şeklinde okunabileceği gibi, ekolojik açıdan da dünyada sürdürülebilir bir yaşam için doğanın daha az aşındırılması şeklinde bir algının gelişmesine de sebep olmuştur. İnsanların kapatmalarla belli merkezlerde toplanması bölgesel çevre kirliğine sebep olabileceği gibi, doğanın geri kalanı için rahat bir nefes almasının da yolunu açmaktadır. Bu çalışmada ‘yaşamın kaynağı çevre’ anlayışıyla salgına sebep olan faktörler kadar, salgın sonrası dönemdeki siyasetin merkezinin ekoloji temelli olması tartışılacak; ‘yeni normal’in ‘ekolojik normal’ olmasının gerekliliği tezi işlenecektir.
Pandemi ekolojik kriz sürdürülebilirlik yeni normal ekolojik normal
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Siyaset Bilimi |
Bölüm | Derleme Makale |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |