The concept of conservatism which means being cautious towards the risk examined as divided into two that "conditional" and "unconditional". This distinction can be summarized in that taking measure towards the risk when a condition arises or display a conservative attitude without any condition from the beginning. It is natural that forms of financial behavior that include conditional and unconditional prudence will affect financial statements differently; will lead to differentiation of reports. There are criticisms in this direction caused to be treated contrary to impartiality and fair presentation principle of exhibiting conservative behavior in the accounting process in the research done. However, there is also debates that needed to said principle to offer reliable information. Based on this point, the unconditional prudence levels of the banks traded in Borsa Istanbul were measured and it was investigated whether this level affected the risk taking levels. As a result of the study, a significant relationship was determined between the prudence levels of banks and capital adequacy ratios, but it was observed that the same relationship was not between the banks loan and deposit ratio and unconditional prudence level.
Riske karşı temkinli davranılması, olabileceğin en kötüsüne göre bir davranış şekli belirlenmesi anlamına gelen tutuculuk kavramı; “koşullu” ve “koşulsuz” şeklinde ikiye ayrılarak incelenmektedir. Bu ayrım; bir koşul ortaya çıktığında riske karşı önlem alma ya da en başından herhangi bir koşul ortada yokken tutucu bir tavır sergileme şeklinde özetlenebilir. Doğaldır ki koşullu ve koşulsuz tutuculuk içeren finansal davranış şekilleri finansal tabloları farklı şekilde etkileyecek; raporların farklılaşmasına yol açacaktır. Yapılan araştırmalarda muhasebe sürecinde tutucu davranış sergilenmesinin tarafsızlık ve gerçeğe uygun sunum ilkesine aykırı davranılmasına sebep olduğu yönünde eleştiriler bulunmaktadır. Ancak bunun yanında güvenilir bilgi sunmak için söz konusu ilkeye ihtiyaç bulunduğu yönünde de tartışmalar yaşanmaktadır. Bu noktadan hareketle, Borsa İstanbul’da işlem gören bankaların koşulsuz tutuculuk düzeyleri ölçülmüş ve bu düzeyin risk alma düzeylerini etkileyip etkilemediği araştırılmıştır. Çalışmanın sonucunda bankaların tutuculuk düzeyleri ile sermaye yeterlilik oranları arasında anlamlı bir ilişki tespit edilmiş ancak aynı ilişkinin bankaların kredi ve mevduat oranı ile koşulsuz tutuculuk düzeyi arasında olmadığı görülmüştür.
Tutuculuk Bankalarda Risk Sermaye Yeterlilik Oranı Finansal Raporlamaya İlişkin Kavramsal Çerçeve
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Ekim 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cumhuriyet Armağan Sayısı |